Dayanışma Ekonomilerinin Gereklilikleri ve Örgütlenme Pratiklerine Dair Öneriler-1

Neoliberal politikalarla yönetilen ekonomilerin, yüzyılın başından beri hem kapitalizmin kendi iç dinamikleri açısından hem de geniş halk kitlelerinin bu politikalar sonucunda yaşadıkları hoşnutsuzluklar nedeniyle bir çeşit döngüsel kriz yıllarına girdiğini gözlemliyoruz. Kapitalizmin kriz döngüsü o kadar hızlanmış durumda ki artık bir tanesi bitmeden diğeri hakkında farklı uzmanlardan, kurumlardan uyarılar gelmeye başlıyor.

Okumaya Devam Et →

Hepimiz Göçmeniz, Hepimiz İşçiyiz, Hepimiz Toplumuz

Devletin ve sermayenin hem kriz hem de bir fırsat olarak gördüğü göçmenlik meselesine tabandan ve eşitlikçi bir yaklaşımın nasıl geliştirileceğine dair tartışmalar yapılıyor. Ben böyle bir yaklaşımın şu üç düşünceyi referans alabileceğini düşünüyorum.

Okumaya Devam Et →

Görünmeyen ve İnşa Edilmeyi Bekleyen Bir Alan: Çalışmanın ve Emeğin Ruhsallığı

“Ne iş yapıyorsun(uz)?”sorusu günümüzde ikili ve toplumsal ilişkileri başlatan ve ardından gelişecek ilişkinin rotasını belirleyen en kilit soru konumundadır.Çünkü; çok da uzun olmayan bir zamandır-iki yüzyıldan az- çalışmaya dayalı toplumlarda yaşamaktayız. Çalışmaya dayalı toplumlarda çalışma,gelir elde etmenin temel aracıdır.

Okumaya Devam Et →

Ortak Sorunlara Ortak Çözümler

Yeni Emek Çalışmaları Ofisi 29 Haziran’da “İşyerinde Dayanışma Ekonomileri” toplantısını düzenledi. Türkiye’de dayanışma ekonomileri ve kooperatifler üzerine çalışan araştırmacılar ile Türkiye ve Yunanistan’dan aktivistlerin katıldığı etkinlikte, 70’lerin Maden-İş’indeki deneyimlerden yeni kuşakların arayışına, yerel yönetimlerin imkânlarından dünyadan özgün dayanışma modellerine, pek çok konu konuşuldu. Umut Kocagöz toplantıdan izlenimlerle farklı dayanışma pratiklerini Birartibir.org için kaleme aldı.

Okumaya Devam Et →

Dayanışma Ekonomisi ve İşyerleri

Neoliberal sıkışmışlığın görünürlüğünün iyiden iyiye arttığı, küresel ticaret savaşları ile kendi krizinden çıkmaya çalıştığı ve bunun da gelişmemiş sayılan ülke ekonomilerini daha da daralttığı yıllardan geçiyoruz. Kamusal alanı regülasyon görevini ve sosyal devlet araç setini otoriter rejimler eliyle iç güvenlik ve savunma sanayi kanalına sıkıştıran ülkeler yaşanan krizin faturasını geniş emekçi kitleye kesmekte ve enflasyonist ortamda insanları geçim sıkıntısına ve borçluluk sarmalı içinde yaşamaya mahkûm etmekte.

Okumaya Devam Et →