Röportaj: Özlem Kasa, Carrefour – Tez-Koop-İş Üyesi

Genç bir işçi olarak çalışma hayatınızda nasıl sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

6 yıldır müşteri hizmetlerinde çalışırken genel merkezde tanıdığı olan bir müşteri tarafından haksız bir şikâyete uğradım ve bunun sonucunda görev yerimi değiştirip beni kasaya aldılar. Bu süreçte mobbing’e maruz kaldım. Hâlbuki ürün ayıplı değildi ve müşteri keyfi bir iade yapmıştı. Ben de görevim gereği reyon şefine danışarak tahripli iade almakla işimi doğru yapmıştım. Bu yüzden 2,5 ay boyunca mobbing’e uğradım. Ayrıca bu müşteri telefonla ulaşıp beni tehdit de etti. Sendika temsilcisi olmamın bunda rol oynadığını düşünüyorum. Müşteriyi bahane edip bana mobbing uyguladılar. Carrefour müşteriye dava açtı ancak beni eski görev yerime vermediler, rızam dışında bunu yaptılar. Ne yazık ki böyle bir olay yaşarken sendikadan da umduğum desteği göremedim. Oysa işyerinde %90 destekle delege seçilmiş bir temsilciydim. Zaten tüm gün güneşi görmeden gürültü içinde çalışırken üstüne bunları yaşamak gerçekten çok ağırdı.

Öte yandan market ve mağaza işleri genellikle düzenli ve güvenli ortamlarda yapılan tehlikesiz işler olarak algılanır ancak iş kazası araştırmaları sanılanın aksine bu işyerlerinde iş kazası ve meslek hastalıklarının yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Sosyal hayatın olmaması, hafta sonu izin olmaması, sürekli ışıklar altında yüksek sesli müzik, müşterilerin sataşması ve tacizleri… Bütün bunlar işçilerde uyku bozukluğu, halsizlik, stres ve depresyona yol açıyor.

Sizce sendikalar genç işçilerin sorunlarına yanıt verebiliyor mu, ya da nasıl adımlar atmalılar?

Yaptığımız çalıştay orada kaldı ve bitti. Gençler dinlendi, sorunlar dile getirildi. Ama iş hayatımızda aynı sorunlar tekrar yaşandığında sendika gücünü ortaya koyamıyor. Mobbing ve diğer tüm baskı araçlarına sendikanın araçlar geliştirmesi gerekiyor. Sendika gençlere daha çok inanmalı, onların önünü daha fazla açmalı. Gençlik her zaman yeniyi arar, ezber bozar. Yeniliklere ve gelişmelere açık olur. Sendikanın gelişmesi genç işçilerin ve kadınların devreye girmesiyle, gençleri kazanmasıyla mümkün olur. Genç işçiler emek sömürüsüne maruz kalmamalı ve önü açılmalı. Söz, karar ve yetki sahibi olması sağlanmalı. Ancak bu şekilde gençler geleceği kurabilir.

Çalıştayı nasıl buldun?

Etkinlik çok güzeldi. Geleceksizlik ve güvencesizlikle ilgili konuşmalar yapıldı. Diplomaya rağmen işsiz kalınıyor, insanlar geleceği göremiyor. Bu da ucuz işgücü ile sonuçlanıyor. Bu ortamda güzel bir atölye çalışması yapıldı ve gençler sorunlarını dile getirdi.

Çalıştaya dair eleştirileriniz neler oldu ve izleyen çalışmalarda sizce neler yapılabilir?

Dediğim gibi o çalışma orada kaldı. Güzel sorular soruldu aslında. Keşke bu çalışmalar mağaza çalışanlarına da ulaşsa ve gençler ve emekçiler yaşadığı sorunları dile getirse. Sadece işyeri temsilcileri değil tüm çalışanları kapsamalı bence. Ya da sendika gençlere eğitim verebilir. Sadece sendika değil belki onun da öncesinde örgütlenme kültürüne yönelik çalışmalar yapılsa. Bu tip etkinliklerin temsilcilerle sınırlı tutulmadan sıklaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Genç işçiler sizce neden sıkça iş değiştiriyor?

Gençler gelişime ve yeniliklere açık değiller. Kadınların iş gücüne katılımı zaten çok sınırlı kalıyor. Gençler emek sömürüsüne maruz kalıyor ve asgari ücret onlara yetmiyor. Çalıştığı işte belki söz ve yetki sahibi olması gerekirken önü kapatılıyor. Düşük ücretlerden dolayı sosyal hayatlarında da tatmin elde edemiyorlar. Bu yüzden sıkça iş değiştiriyorlar.

İşçiler arasındaki kuşak farkı sizce çalışma hayatında ne gibi zorluklar doğuruyor?

Benim yaşadığım örnekte diğer işyeri temsilcisi benden 20 yaş büyüktü. Ona göre benim görev yerimin değiştirilmesinde hiçbir sıkıntı yoktu. Biz sonuçta işyerine ekmek parası için geliyoruz diye düşünüyordu. Ama genç işçi bunu gurur meselesi yapıyor, kolay hazmedemiyor. Kuşak çatışması bu şekilde yaşanıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir