İlk bölümde dayanışmaya dayalı üretim/tüketim birimlerini neden oluşturmamız gerektiğine dair çeşitli argümanlar aktarıp, daha pratik önerileri bu bölümde sıralayacağımızı belirtmiştik. Gerek dünyada gerekse de ülkemizde kapitalizmin çözüm üretemediği sorunları gören ve bu sorunlardan olumsuz etkilenen pek çok insan yeni dayanışma birimleri yeşertmek ve mevcut birimleri güçlendirmekle uğraşıyorlar.
Kriz meselesi çok fazla ekonomist, çok teknisist bir yerden tartışılıyor. Halbuki bizim krizi daha ekonomi-politik bir çerçeveye çekmemiz lazım. Peki ekonomi-politik bir kriz tanımı nasıl yapılabilir. Aslında ekonomi-politik bir kriz tanımı yapabilmek için politik, ideolojik, kültürel reçeteleri de işin içine sokmamız gerekiyor.