İşçi Denetiminin Mekansal ve Kurgusal Yeniden Üretimi

Başak Tuğsavul

Karlılığı merkezine alan tüm işletme yönetimi teorileri basitçe verimliliğin artmasına odaklanır. Konvensiyonel yöntemler işçi üzerindeki baskı ve denetimin yoğunlaştırılması yoluyla karlılığın artacağını varsayarken bugün artık yeni bir kültür inşa etmenin yani “mutlu çalışan” yaratmanın daha fonksiyonel olduğu konusunda piramidin en üstündeki birçok prestijli firma hemfikirdir. Karlılığı oldukça yüksek bu prestijli firmaların birkaç ortak özelliğinden bahsetmek mümkün. Öncelikle neredeyse hepsi çalışanının son ürüne, yani çıktıya fark edilebilir bir katkısı olduğunu iddia eder. Bu üretilen ürünün yani nihai çıktının üzerinde işçilerin fiili bir denetimi olmadığı gerçeğini değiştirmemesine rağmen onlara önemli bir tatmin duygusu sağlar. İşçi şirketle kendini ve kendi sunduğu hizmetin değerini özdeşleştirir. 2019 yılının “Çalışmak için En İyi Şirketler” listesindeki şirket çalışanlarından alınan görüşlerde “gerçek bir değişim yarattığıma inanıyorum” ya da “her gün işe gitmek için sabırsızlanıyorum, çünkü gerçekten umursandığımı hissediyorum” ifadeleri buna verilecek somut ve aracısız örnekler.[1]

Bu “en iyi” şirketlerin verdiği mesaj basittir; “seni görüyorum”, “sana değer veriyorum”, “mutlu olmanı istiyorum”. Çok temel bir insani ihtiyaca cevap veren bu mesajlarla artık yönetebilmenin mottosu “sen bir hiçsin”den, “sen bir fark yaratansın”a dönüşmüştür. Bu esnada herhangi bir iş icra etmenin bir toplumsal kazanıma dönüştüğü sanrısı sinsice yayılır. Aslında bir ürünü sadece üretip satmıyorsunuz, ya da hizmetinizle birilerinin özel ihtiyaçlarını karşılamıyorsunuz, aslında siz ürününüzle dünyayı değiştiriyorsunuzdur.

İkinci olarak işçinin geleneksel iş algısını yıkmanın bir koşulu da zamanın, mekanın ve işin bir oyun ve eğlence aracı olarak yeniden tasarlanmasıdır. Bu aslında işçi denetiminin yeniden icadıdır. İşyeri mekanının işçinin kendine ayırdığı özel zamanı için gereken tüm ihtiyaçlarını karşılayabilir hale getirilmesi işçinin işyerine bağımlılığının artmasını da –en azından bir süre- beraberinde getirir. Konforlu ofis mekanları, şık kafeler, bireysel çalışma ve grup toplantıları için dizayn edilmiş ve ileri teknolojiyle donatılmış odalar, spor yapma, dinlenme ve oyun alanları ve hatta kişinin boş zamanını yaratıcılığını geliştirebilmesine harcayabileceği hobi odaları ortak bir ofisin tamamlayıcı unsurlarıdır. Dolayısıyla işin üretimi işçinin ruhsal ve bedensel yeniden üretimiyle birdir ve en azından bir kısmı aynı işyerinde karşılanmak yoluyla rıza mekanizmasını kurmaktadır. İşçi artık o işyerine gelmekten mutlu olan- olması beklenen kişidir. İşçi aynı zamanda yaratıcılığını ortaya çıkarmasına izin verilendir. Bunun için gereken tüm kısıtlar; mesela işe gelip gitme saatleri, sıkıcı tekdüze toplantılar, kişiliksizleştirilmiş standart uygulamalar ortadan kaldırılabilir. Hatta kimi örneklerde yüksek, metalik plaza binalarının yerini bile yatay, erişilebilir, doğa dostu, seri üretim olmayan ofisler alabilmektedir.

Üçüncü olarak sermayenin teknolojinin imkanlarını elinde tutması, kendini sürekli güncelleyebilmesi ve eski-moda olan karşısında yeni trendler icat edebilmesi için imkanlar sağlamaktadır. Sağlıklı yaşam, doğaya dönüş, ruhsal keşif gibi trendler artık prestijli şirketlerin de çalışanlarına sunduğu birer hizmete dönüşür. Şirket hem bu trendi yaratan hem de onu çalışanına bir lütuf olarak sunandır. Ekolojik ofisler, sağlık sigortası kapsamına alınmış yoga ve benzeri aktiviteler, kişisel ve mesleki gelişime önem veren ve sistematik olarak buna yatırım yapan yönetim anlayışları bu şirketleri diğerlerinden ayırır. Teknoloji yatırımı yapan şirketler çalışanlar için teknoloji temelli kolaylıkların önünü açar. Bu yatırımın her ne kadar işçiye yapıldığı iddia edilse de aslında gerçekte şirkete yapıldığı gözden kaçmakta, kaçırılmaktadır.

Dördüncü olarak yukarıdan aşağıya denetim içsel bir denetime dönüştürülmektedir. İşçi dışarıdaki geleneksel, baskıcı ve tekdüze iş hayatının yerine eğlence soslu bir refah artış vaadini yeğler ve bir tür iç hesap yapar. İş kaybedilmeyecek ve dışarıdaki acımasız dünyaya kıyasla minnet duyulacak bir özel statü aracı haline gelir. Temin edilen her türlü konfor, işe bağlılık ya da vazgeçme zorluğu olarak işverene geri döner. Liberalizmin amentüsü özgür seçim hakkı yine kendini farklı vaazlarda gösterecektir. Özgürce seçtiğiniz, dolayısıyla özgürce vazgeçebileceğiniz ileri sürülen iş, hangi pazarlık mekanizmaları altında bırakıldığınız gerçeğinin üstünü bir kere daha örtmektedir.

Yönetim bilimleri kadar psikoloji biliminin de hizmet ettiği bu rıza kurma ve rızayla birlikte yeni denetim olanakları yaratma yaklaşımı sadece işçiyi “mutlu ya da tatmin etmek” üzerine kurulu değildir elbet. İçinde ödül ve ceza sistemi barındıran birçok mekanizma aynı anda aynı işyerinde gizli ve örtük bir tehdit olarak hazırda bulundurulur ve denetimin “zor aygıtları” olarak gerekli durumlarda işlevsel bir araca dönüştürülür. 

Peki çoğunluğu orta gelir grubunda, yazılım, bilişim, mühendislik, eğitim, hukuk, danışmanlık ve teknoloji temelli sektörlerde çalışan bu beyaz yakalı için ayrıcalıklarla dolu adacıklar yaratıp rıza üretmek bu kadar basit midir? Neyse ki her zaman değil. Bu durumda, sermayenin beyaz yakalıya verdiği bu geçici ayrıcalıklar ne kadar, nereye kadar işe yaramaktadır?

Bu soruların cevabını ararken beyaz yakalıların mücadelelerine göz atmakta ve onların dile getirdiği sorunlara odaklanmakta fayda var. Söz konusu örgütlenme olduğunda birçok firmanın çalışanlarını kısıtlamak için ellerinden geleni yaptığını biliyoruz. Firmalar sendikalaşmayı engellemek için her türlü yola başvurabiliyorlar. Çoğunun açık bir sendika karşıtı politikası var ve devletleri bu konuda tedbir almaya zorlamaktalar. Uzun çalışma saatleri, işyerinde cinsel taciz gibi konular neredeyse bu “prestijli” işyerlerinin hemen hepsinde yaygın bir sorun.[2]  Tüm bunlarla beraber “mutlu” olduğu varsayılan işçilerin her gün artan psikolojik problemleri ve intihara varan vakalar aslında tablonun hiç de tasarlandığı gibi olmadığını gözler önüne seriyor.

Şubat/2019


[1] https://www.glassdoor.com/Award/Best-Places-to-Work-LST_KQ0,19.htm

https://www.forbes.com/sites/janicegassam/2018/12/07/the-best-places-to-work-for-2019/#6fab2d8c528f

[2] Yakın tarihli örnek için bkz: https://www.bloomberg.com/news/articles/2019-01-24/google-urged-the-u-s-to-limit-protection-for-activist-workers

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir